Kadıköy Lifemed Tıp Merkezi
ONLINE GÖRÜŞME
Whatsapp

PET / CT


PET/CT, vücudun organları hakkında aynı anda hem metabolik, hem morfolojik bilgi veren kapsamlı bir görüntüleme modalitesidir. İnsan vücuduna hiç bir yan etkisi bulunmayan çok düşük dozdaki radyoaktif maddelerin damar yoluyla verilerek tüm vücudun üç boyutlu tomografik yöntemlerle görüntülenmesine dayanan bu yöntem ile, kötü huylu olduğundan şüphelenilen kitlelerde canlı tümör dokusunun saptanması, kanserin yayılım derecesinin belirlenmesi (evreleme), bu hastalara uygulanan tedaviye yanıtın değerlendirilmesi, radyoterapi planlaması gibi alanlarda ve kanserli hastaların tedavi sonrası dönemdeki takiplerinde kanser hastalığının tekrar edip etmediğinin araştırılmasında kullanılan medikal bir görüntüleme tekniğidir.

Hastanemiz Sgk anlaşmalıdır. Pet CT işlemlerini SGK kapsamında yapmaktayız. 

 

Pet CT hakkında daha detaylı bilgi için;  

Whatsapp hattımız üzerinden iletişime geçebilirsiniz. 


Onkolojik PET/CT görüntülemenin en sık kullanıldığı kanser türleri arasında;

  • PET/CT Akciğer kanseri,
  • Baş-boyun tümörleri,
  • Kolon ve rektum kanseri,
  • Lenfoma,
  • Malign melanoma,
  • PET/CT Meme kanseri,
  • PET/CT Tiroid kanseri,
  • Over, endometrium ve serviks kanseri gibi jinekolojik tümörler,
  • Primer ya da metastatik beyin tümörleri,
  • Primer odağı belirlenemeyen tümörlerin araştırılmasında kullanılır.

Ülkemizde PET/CT‘de en sık kullanılan radyoaktif madde olan Flor 18 ile birleştirilmiş deoksiglukoz (FDG), enerji kaynağı glukoz olan tüm dokularda biyodağılım göstererek vücuttaki tüm organların görüntülenebilmesine imkan verir. Onkolojik PET/CT çalışması, canlı tümör dokusunun normalden daha yüksek yoğunlukta FDG tutulumu göstermesi prensibine dayanır.

Nörolojik PET/CT, epilepsi hastalarında beyinde epilepsiyi tetikleyen odağın belirlenmesinde, Alzheimer hastalarında, bunama ve diğer demans hastalıklarında tanı konması amacı ile uygulanır. Kardiyak PET/CT, enfarktüs geçiren ve koroner arter bypass cerrahisi adayı olan kardiyolojik hastalarda, enfarktüslü kalpte canlı kas dokusunun olup olmadığını ve hastanın bypass cerrahisinden faydalanabileceğini öngörmede kullanılabilen bir yöntemdir.

Bilgilendirme amaçlıdır.

Özellikle kanserleşmiş ve tümörleşmiş hücrelerin belirlenmesinde ve yerlerinin tam olarak saptanmasında kullanılan PET CT tekniği oldukça dikkat isteyen bir süreçtir. ‘‘PET çekimi için kullanılan maddeler nelerdir?’’ gibi bir sorunun aklınızı kurcalaması doğaldır. Pet çekiminde kullanılan madde radyoaktif işaretli FDG ilacıdır.

PET çekimi öncesinde hastanın dokularında birikimlerine bakılarak 3 boyutlu görüntü alımını sağlayan madde olan FDG hastaya damar yolu ile enjekte edilmektedir. Florodeoksiglukoz yani FDG molekülü radyoaktif bir maddedir.

Bu molekül Flor-18 ile işaretlenmiş ve pozitron ışıması yaparak anatomik ve hücresel boyutta görüntü almaya yaramaktadır. Bu şekilde radyoaktif olan, tedavi amaçlı veya ilaç olarak kullanılan maddelere radyofarmasotik maddeler denmektedir. Flor 18’in elde edilme süreci parçacık hızlandırıcı vasıtası ile oksijence zenginleştirilmiş suyun proton bombardımanına maruz bırakılması ile işlemektedir. Daha sonra elde edilen flor ile glukoz işaretlenerek FDG oluşturulur. Temelde çalışma prensibi glikoz sayesinde hücrelerde glikoz birikimi olarak kanserli ya da tümörlü hücrelerin belirlenmesine dayanır.

Sonuç olarak PET CT teknolojisinde kullanılan madde olarak bilinen FDG radyoaktif bir bileşik olduğu kesinlikle unutulmamalıdır.

PET çekimi bir çok hastanede başarılı bir şekilde yapılmaktadır. PET çekim işlemi yapılmadan önce PET çekimine hazırlık aşaması vardır. Bu hazırlık aşamasını olağan üstü bir titizlik göstererek tamamladıktan sonra PET çekim işlemine geçilir.

Ön hazırlık işlemleri bittikten sonra son olarak hastanın kan şekerine bakılır. Kan şekeri tetkiklerinde değerin 60-150 mg arasında olduğu belirlenirse bu açıdan PET çekimine herhangi bir mani olmadığına karar verilir. Sonrasında damar yolu ile enjekte edilen radyoaktif bir madde olan FDG ilacı verilir. Daha sonra ilacın vücuda tam olarak yayılması için 40-60 dk arasında beklenir.

Burada ilacı vermeden önce dikkat edilmesi gereken diğer bir husus da hastanın kas çalışmasını indirgemek için sedatize edici ilaçlar kullanılmalıdır. Daha sonra dinlenme süresince hastanın kesinlikle hareket etmemesi ve çok zorunlu olmadığı sürece konuşmaması esastır. Bekleme süresi tamamlandıktan sonra hasta çekim odasına alınmaktadır. Çekim odasına hasta girdikten sonra hastanın boyutlarına bağlı olarak 20-60 dk arasında bir çekim süresi gerekmektedir. Bu esnada 3 boyutlu görüntüler alınır. Çekim işlemi bittikten sonra hasta tekrar dinlenme odasına alınmaktadır.

Pozitron emisyon tomografisi (PET) tıp dünyasına oldukça faydalı ve kolaylaştırıcı yenilikler getirmiştir. Bunlardan en önemlisi hastalıkların tanı ve tedavisi sürecinde %95’lik bir doğruluk oranı ile görüntülerin elde edilmesi ve hedef kitlenin yerinin 0’a yakın bir hata oranı ile tahmin edilmesidir. PET’in onkolojik vakalardaki endikasyonu nelerdir? diye soracak olursanız ilk olarak bilmeniz gerek endikasyonun ne demek olduğudur. Endikasyon tedavi bazında tanı ve tedavi sürecinin nasıl işlediğini, ilaç bazında ise hangi hastalıklara nasıl yarar sağladığını belirten bir terimdir. Özellikle onkolojik vakalarda yaygın bir şekilde kullanılan PET tümör dokunun saptanması, hastalığının kaynağının belirlenmesi, kanserin yayılması hakkında doğru bilgiler sunmaktadır.

Herhangi bir metotla saptanmış olan kanserli ya da tümör dokunun iyi huylu veya kötü huylu olup olmadığını belirlemede,

  • Kanser vakalarında hastalığın hangi derecede olduğunu belirlemede ve tedavi sürecinin nasıl olması gerektiğini göstermede,
  • Onkolojik vakaların teşhis konması aşamasında durumun evrelere ayrılmasında ve daha sonra yapılacak tedavide dikkat edilmesi gereken dokuların saptanmasında,
  • Tedavi öncesinde ve tedavi sonrasında yapılan taramaların sonuçlarına göre vücudun tedaviye verdiği yanıtın değerlendirmesinde,
  • tedavi süreci bittikten sonra yapılan rutin taramalar vasıtası ile geride kalan kanser hücrelerinin varlığını belirlemede,
  • Hastalığın tekrar nüksetmesi durumunda nükseden dokunun ya da dokuların yerinin tam olarak belirlenmesinde oldukça etkili bir şekilde kullanılmaktadır.

Genel anlamda bütün tedavilerin öncesinde farklı hazırlık ve kabullenme süreçleri mevcuttur. Peki, PET/CT hastaları için tetkik öncesi ön hazırlıklar nelerdir? PET/CT yöntemi ile hastalığınızın teşhisi noktasında genel ve özel olarak yapılması gereken bir takım hazırlıklar mevcuttur. Her hastalıkta ve tedavi sürecinde olduğu gibi hastaların ilk önce mevcut durumlarını kabullenmeleri büyük önem arz etmektedir.

Hastalığın tanısında ve özellikle kanser hastalarında erken tanı noktasında tekniğin en uygun yöntem olduğuna inanmanız gerekmektedir. Daha sonra şüphelenilen hastalık veya tespit edilmiş hastalıkla alakalı olarak özelde bir takım etkileşimleri doktorunuzdan öğrenmelisiniz ve doktorunuzun PET/CT tekniğinin uygulanması noktasına kararını beklemelisiniz. Bu yöntem için karar verildikten sonra doktorunuz tarafından bir takım özel telkinler sizlere verilecektir.

PET/CT işleminden önce!

Pet CT işleminden en az 24 saat öncesinden kesinlikle vücudu yoracak ve sizi zorlayacak bütün egzersiz ve ağır işlerden kaçınmanız gerekmektedir. Sonrasında çekimden 6 saat önce yemek yeme ihtiyacınızı karşılamalı ve çekim bitene kadar kesinlikle bir şey yememelisiniz. Tetkiklere gelirken kan şekerinizin normal seviyelerde seyretmesi de oldukça önemli bir faktördür. Ayrıca çekime gelirken üzerinizde rahat bir şeyler olması, takı, mücevher ve benzeri aksesuarların bulunmaması gerekir.

Çekim işlemi öncesinde bilinen herhangi bir hastalığınızın olup olmadığını bilmek oldukça önemlidir. Çünkü sahip olduğunuz hastalığın verilecek ilaca ve çekim işlemine nasıl bir tepki vereceği ön görülerek gerekirse işlemden vazgeçilebilir. Buna ilaveten düzenli kullanmanız gereken bir takım ilaçlarınız varsa ve doktorunuzun da kullanmanızda bir sakınca görmemesi durumunda çekim işlemine alınırsınız.

Zaman ilerledikçe gelişen teknoloji ile beraber hem bir takım sorunlar hem de bir takım zararlar ile karşılaşmaktayız. Özellikle genetiği değiştirilmiş gıdalar, etrafımızda gelişmiş teknoloji barındıran cihazlar, suni boyalar içeren elbiseler ve nükleer santraller hayatı kolaylaştırmakta fakat sağlımızı da tehlike altına sokmaktadır. PET CT cihazı insan vücuduna damardan verilen radyoaktif pozitron yayan bir ilaç vasıtası ile aldığı sinyallerden hedef doku ve organın 3 boyutlu görüntüsünü elde etmeye yarar. ‘PET CT hastaya neler kazandırır? gibi bir sorunun akla gelmesi muhtemeldir.

  • Bu cihazın verdiği bilgiler %95 oranında doğru olduğu için oldukça güvenilir olduğunu,
  • Tek bir test ile vücudun tüm bölgelerini üç boyutlu incelemeye imkân vererek birçok test yaptırmanızı gereksiz kıldığını,
  • Hastalık hakkında erken tanı sağladığını,
  • Hastalığın doğru bir şekilde evrelendirilmesini ve doğru bir tedavi şeklinin belirlenmesini sağladığını,
  • Tedavi işleminden sonra hastalığın tedaviye nasıl cevap verdiğini gösterdiğini,
  • PET CT sayesinde gereksiz yere birden çok cerrahi operasyon ve tıbbi tedavileri engellediğini ve gereksiz harcanan zaman ve harcamaların önüne geçmektedir.

2000’li yılların yani çağımızın en önemli sorunlarının başında, giderek artan hastalıklar ve bu hastalıkların tanı ve tedavisinde karşılaşılan problemler gelmektedir. PET CT; yabancı kökenli bir terim olup Positron Emission Tomography (Pozitron Emisyon Tomografisi ) + Computer Tomography (bilgisayarlı tomografi) kelimelerinin baş harfleri kullanılarak meydana getirilmiş radyoaktif bir cihazdır.

Pozitron emisyon tomografisi ve bilgisayarlı tomografinin bileşiminden meydana getirilmiştir. Diğer bir ifade ile nükleer tıpta kullanılan, 21. asra damgasını vurmuş ve TIME dergisi tarafından 2000 yılında yılın bilim ödülünü almış tıbbın göz bebeğidir de diyebiliriz. Genel olarak metabolizma faaliyetlerinin sonuçları ve hücresel fonksiyonlar hakkında oldukça detaylı bilgiler vermektedir.

PET CT cihazı hakkında ilk olarak bilmeniz gereken radyoaktif süreçler içermesi ve bu radyoaktif süreçlerin kişilere bağlı olarak farklı sonuçlar ortaya çıkarma ihtimalinin olduğudur. Damar yolu ile enjekte edilen radyoaktif maddeleri izleyerek patolojik dokularda birikimlerine dayanarak kanserli hücreleri saptayabilir. Hastalıkların erken tanısında oldukça kullanışlı olan ve özellikle kanser sürecinde hayata tutunma noktasında büyük avantajlar sağlayan PET CT üzerinde bilim adamları yeni geliştirmeler ve eklentiler eklemek sureti ile cihazın daha fonksiyonel olması için çalışmalarını sürdürmektedirler.

Tıp alanında büyük bir devrim olarak adından söz ettiren PET CT birçok alanda kullanılabilmekle beraber genellikle onkoloji alanında kullanılmaktadır. Bilindiği üzere onkoloji kanser vakaları üzerinde yoğunlaşmış bir bilim dalı olarak işlev görmekte ve çalışmalarını yürütmektedir. Çağımızın hastalığı olarak adlandırılan kanser tanı ve tedavi noktasında erken evrelerde yakalanabilirse saptanabilirse kurtulma olasılığı oldukça yükselmektedir ve hemen hemen bu şekilde erken tanı yapılabilen kanser vakalarının tamamı tedavi edilebilmektedir.

Aslında PET CT nerelerde kullanılır sorusundan ziyade PET CT tekniğinin hangi hastalıklar üzerinde etkili tanı ve tedavi fırsatı verdiğini söylemek daha doğru olacaktır. Ayrıca nöroloji yani genel anlamda sinir sistemi bozuklukları ya da hastalıkları üzerinde çalışan bilim dalı da bu tekniğe zaman zaman başvurmaktadır.

PET CT özellikle kanser vakalarında erken tanı koyma noktasında oldukça büyük bir öneme sahiptir. Özellikle akciğer kanseri vakalarında erken teşhis etmede yoğun bir şekilde kullanılmaktadır. Malign, melanoma, lenfome, özefagus ve mide tümörleri, primer kemik tümörleri, baş ve boyun tümörlerinde erken teşhis sağlamaktadır. Diğer kanser vakaları olan meme kanseri, jinekolojik yani kadın hastalıkları kanserleri, kolorektal kanserler, deri kanserleri, kolon kanserleri gibi durumlarda da etkili bir şekilde kullanılmaktadır. Dahası önceden tespiti yapılmış tümörleşmiş hücrelerin iyi huylu (benign) mu yoksa kötü huylu (malign) mu olduğunu tespit etme aşamasında da kullanılmaktadır.

PET CT; radyoaktif maddelerin elektromanyetik akımlarla taranarak veya bir takım proseslere tabi tutularak geliştirilmiştir.

  • Cihaz özellikle kanserli hücrelerde yani aşırı derecede ve dengesizce mitoz bölünme ile kendini çoğaltan hücrelerin erken ve doğru bir şekilde saptanmasını ve doku ve organlarda tam olarak konumlarının belirlenmesini sağlamaktadır.
  • Kanserli hücrelerde tanı işlemini yaparken bazı durumlarda kanserli doku ya da organlardan parça numunesi almadan bu işlemi gerçekleştirilebilinir.
  • Bu yöntemle yalnızca bir defa yapılan operasyonla birçok testi yapabilir.
  • Bilindiği üzere özellikle kanser tanısında birden çok safhalar mevcuttur ve tanı işlemi yapılırken bu safhalar belirtilerek işlem yapılmaktadır. PET CT bu noktada diğer tekniklerden daha erken safhalarda tanı işlemi yapabilmektedir.
  • Tanı işlemlerinden sonra hastalığın ilerleme ve nüksetme sürecini izlemeye imkân vermektedir.
  • Hastalığa müdahale edildikten sonra yani tedavi sürecinde doku veya organların tedaviye nasıl cevap verdiğini gösterebilmektedir.
  • Ayrıca bu tedavi sürecinde gerek planlama gerekse de yürütme esnasında oldukça faydalı bilgiler sunmaktadır.

 

Asırlardır insanoğlunun gelişim süreci işlemekte ve süreç devam ederken doğal çevrenin bozulması sonucunda insan sağlığı da bozulmakta ve birbirinden farklı farklı hastalıklar ortaya çıkmaktadır. Bu hastalıkların tanı ve tedavisinde birden fazla yöntem kullanılmaktadır. 2000’li yıllardan sonra tıp literatürüne adını altın harflerle yazdıran bir buluş ortaya çıkmıştır. Bu buluşun adı PET tekniğidir. Bu teknik sayesinde özellikle kanser ve tümörlerin erken teşhis ve tedavisi yapılmaktadır. Bu teknikte radyoaktif maddeler ve elektromanyetik alan önemli yer aldığından hasta radyasyona maruz kalmaktadır.

PET çekimi esnasında hastanın aldığı radyasyon yüksek midir yoksa değil midir? Bu soru bütün hastaların pet çekimi sürecinde endişe ve en çok merak ettiği sorulardan bir tanesidir. İlk olarak PET cihazının bir tomografi cihazı olduğunu unutmayın! Burada göz ardı edilen konu PET cihazına girmeden önce verilen radyoaktif işaretli FDG ilacıdır. Bu ilaçta radyasyon mevcuttur fakat sağlığınıza zarar verecek kadar yüksek bir radyasyon içermemektedir.

 

Teknoloji giderek gelişmekte ve geliştikçe de yeni yeni kolaylıklar sağlamaktadır. PET CT tanısı, vücuda damar yolu ile enjekte edilen radyoaktif olarak işaretlenmiş pozitron yayıcı bir ilaç vasıtasıyla elektromanyetik tarama yaparak hastalıkların tanısında ve tedavisinde kullanılmaktadır.

PET CT aslında en fazla onkoloji anabilim dalına dâhil olan hastalıklarda tarama ve tanı noktasında kullanılmaktadır. Biraz açacak olursak daha çok kanser ve tümör durumlarında kullanıldığını söyleyebiliriz. Akciğer kanseri, bunun yanı sıra pankreas kanseri, mide kanseri ve diğer birçok kanser çeşidinin teşhisinde kullanılmaktadır. Ayrıca vücuttaki bazı kitlelerin belirlenmesinin yanı sıra özellikle beyin tümörü vakalarında oldukça etkili olmaktadır.

Kalp kaslarının mevcut durumunun belirlenmesinde de yararlı bilgiler sağlamaktadır.
Nörolojik vakalarda da PET CT tekniği etkili bir şekilde kullanılmaktadır. Özellikle epilepsi yani sara ve Alzheimer hastalıklarının tanısında ve ameliyat gerekip gerekmeyeceğine karar verilmesinde yardımcı olmaktadır. Ayrıca metabolik faaliyetlerin düzensiz bir şekilde artış gösterdiği enfeksiyon vakalarının tespit edilmesinde de kullanılır.

PET CT emisyon yöntemini baz alan bir görüntüleme yöntemi olup, genel olarak vücuda damar yolu ile verilen radyofarmasötüklerden yayılan gama ışınlarını bularak bu radyoaktif maddenin vücuttaki dağılımlarını belirler.  Radyoaktif pozitron yayıcıların vücuttaki yayılımlarını bilgisayar ortamına aktararak 3 boyutlu görüntülere çevirir ve bu şekilde tanı ve tedavi süreci başlamış olur.

Her ne hastalığınız olursa olsun tedavi sürecine girmeden önce ilk olarak tedaviye kendinizi psikolojik olarak hazırlamalısınız ki vücudunuzun tedaviye olabildiğince yüksek bir tepki vermesini sağlayabilesiniz.  Doğal olarak tedavi başlangıcında ”PET CT nasıl bir işlem ?” sorusu gelebilir.

En başta hastanın 6 saat süreyle hiç bir şey yememesi esastır. Daha sonra PET CT sürecine başlamadan önce hastaya ilaç enjekte edilmektedir. İlacın enjeksiyon işleminden sonra ilacın vücut içerisinde yayılması ve doku ve organlarda tutulması için hastanın hareketsiz bir biçimde 40 ila 60 dk arasında değişen bir zaman dilimi beklemesi gerekmektedir.  Bu işlemden sonra hasta sırt üstü bir vaziyette cihazın içerisine alınmaktadır. Hasta bu esnada 15 ila 20 dk beklemekte ve bu esnada da görüntüleme işlemleri yapılmaktadır. Alınan bu görüntülere ait bilgiler bilgisayarlar vasıtası ile 3 boyutlu tanı gerçekleşmektedir.

Beyindeki tümör varlığının araştırılması, varsa bu bölgedeki kanser hücrelerinin tam olarak nerede bulunduğu, varsa yayılma hızları ve vücudun neresine yayıldıkları, bu bölgedeki tümörlü hücrelerle tedavi süreci büyük bir sorun ve risk teşkil etmektedir. Bu risk, bahsi geçen bölgenin oldukça hassas bir bölge olmasından ve yanlış bir tedavide hastayı felce götürmesinden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle boyun ve beyindeki bölgede bu tekniğin kullanılmasına oldukça dikkat etmek gerekmektedir. Buradan bakıldığında akla beyin tümörlerinde PET CT nasıl kullanılır? sorusu gelmektedir.

PET CT teknolojisinin en önemli kullanım alanlarından birinin de beyin tümörlerinin olduğu bilinmektedir. Bu teknikle beyin hücrelerindeki tümörlü hücreler, yapısına katılan radyoaktif izotop elementli şeker bileşiğinin belirli bir dönem sonunda radyoterapiye ve radyasyon nekrozuna bağlı olarak yapısında meydana gelen değişiklikler sonucunda izlenebilmektedir. Bu değişiklikler radyasyona bağlı doku nekrozundan mı yoksa tümörlü hücrelerin o bölgede yeniden nüksetmesinden mi kaynaklanmakta bunu en iyi PET CT teknolojisi ile anlamak mümkün olmaktadır.

Kullanılan PET CT görüntülemesi sayesinde eğer o bölgede metabolizma faaliyetinde bulunan yani canlı bir kanser hücresine rastlanırsa, tümörün tekrardan nüksettiği anlaşılmaktadır.  Eğer tüm takip ve incelemeler sonucunda incelenen beyin bölgesinde herhangi bir kanser hücresinin metabolik faaliyetine rastlanmazsa kanser varlığından söz edilememektedir. Buradaki doku tahribatının radyasyona bağlı doku nekrozu olduğuna kanaat getirilmektedir. Şimdiki tıbbi tekniklerle ancak bu kadar derin bilgiler elde edilebilmektedir.

PET/CT görüntüleme teknolojisi iki ayrı teknoloji olan PET(Pozitron emisyon tomografi) ile CT(bilgisayarlı tomografi) teknolojilerinin birlikte kullanılmasıyla ortaya çıkan bir görüntüleme teknolojisidir. Bu görüntüleme metodunda CT’nin işlevi nedir?

PET CT görüntüleme teknolojisinde kullanılan CT yani bilgisayarlı tomografi, kanserli bir hücrenin vücudun neresinde olduğunu adeta harita üzerinde yer gösterir gibi göstermekte kullanılmaktadır. Normalde bu teknoloji, tek başına x ışını kullanarak vücudun incelenen belirli bir bölgesinin kesitsel görüntüsünü almaya ve bu vücut bölgesinin ayrıntılı incelenmesini sağlama yarayan bir teknoloji konumundadır. Ancak gelişen teknoloji sayesinde PET tekniğiyle birleştirilerek kanser araştırmalarında ve tedavilerinde önemli bir noktaya gelmiştir.

CT yani bilgisayarlı tomografinin işlevi PET CT görüntüleme teknolojisinde asıl işlevinden farklı bir işi yerine getirecek şekilde değişime uğramış bulunmaktadır. Bu teknolojide PET teknolojisi sayesinde işaretlenen kanserli hücre vücudun neresinde olursa olsun CT ile belirlenebilmekte ve gelişimi takip edilebilmektedir. Yeri ve gelişimi izlenebilen hücrenin ise vücuttaki akıbeti daha kolay kestirilerek tümörlü hücrelerin bulundukları bölgenin dışına çıkmamaları için daha rahat bir tedavi aşaması uygulanabilmektedir.

Aynı zamanda bu hücreler bulundukları doku veya organdan ayrılıp vücudun farklı yerlerine yerleşseler dahi, CT teknolojisi sayesinde yerleri tespit edilip, yeni yerleştikleri bölgede tümörlü hücreyle tekrardan kanser tedavisine başlanmaktadır. CT görüntüleme teknolojisi bu özelliğiyle kanser araştırmalarında ve kanserin tedavi aşamasında oldukça önemli bir yere sahip bulunmaktadır.

PET CT görüntüleme teknolojisi özellikle kanser hastalıklarıyla mücadelede karşımıza çıkmaktadır. Ancak PET CT gibi önemli bir teknolojik gelişme günümüzde sadece kanser hastalıklarının mücadelesinde değil nöroloji, kardiyoloji gibi alanlarda da kullanılmaktadır. Bu noktada akla hemen, kalbe PET CT nasıl kullanılır? sorusu gelmektedir.

PET CT görüntüleme teknolojisinin etkin olarak kullanıldığı alan olan kanserle mücadelenin yanı sıra bu teknoloji nörolojik ve kardiyolojik alanlarda da kullanılmaktadır. Kardiyolojik alanlarda kullanımı özellikle kalp krizi geçirmiş hastalarda, kalp kası dokusu üzerinde canlı hücrelerin varlığının tespitinde kullanılmaktadır.

Her kalp krizi geçiren kişinin kalp hücrelerinin belirli bir kısmı ölmemektedir. Kalp krizi sırasında kalp kaslarının belirli bir kısmına kan ve dolayısıyla oksijen gitmemesi sonucu kalbin o bölgesindeki hücreler çalışmalarını minimize etmektedir. Dolayısıyla buradaki dokular tamamen ölmemektedir. Kalbin bu bölgesindeki canlı dokunun varlığının anlaşılmasında ise tek yöntem PET CT görüntüleme yöntemidir. Bu görüntüleme yöntemi sayesinde o bölgede metabolizma varlığı tespit edilebilirse dokunun hala canlı olduğuna kanaat getirilmektedir.

Metabolizma tespit edilen bölgeye kan gidişi olmuyorsa derhal kan damarlarının by-pass ameliyatı ile açılması sağlanmaktadır. PET CT yöntemi ile metabolizma varlığı tespit edilen bölgenin tekrar kanlandırılmasıyla bu bölgenin genel olarak eski haline döndüğü gözlenmektedir.

Eğer PET CT sonucu görüntülenen bölgede metabolizma hareketlerine rastlanmazsa o bölgede canlılık faaliyetinin olmadığına karar verilmektedir. Burada PET CT sayesinde hastaya gereksiz by-pass yapılmasının önüne geçilmiş olunmaktadır.

 

Kanser vakalarında yapılan araştırmalar sonucu erken teşhisin oldukça önemli olduğu görülmüştür. Bu nedenle kanser tedavisinde en önemli noktayı hastalığın erken teşhisi oluşturmaktadır. Erken teşhis işlemi ise kanser vakalarında oldukça zordur. Ancak PET CT görüntüleme yöntemi sayesinde kanserli tümör hücreleri daha hastalığın başlangıç aşamalarında dahi görüntülenmektedir. Erken teşhis kanser vakalarında PET CT nasıl kullanılır? sorusunun en önemli cevaplarından biri konumundadır.

PET CT görüntüleme teknolojisi kanser hastalığında en çok erken teşhis aşamasında yararlı olmaktadır. Bu görüntüleme teknolojisi sayesinde kanserli hücre veya dokular daha gelişimlerinin başında bile olsalar net bir şekilde gözlenebilmektedir.

PET CT belirli bir dokunun anatomik olarak incelenmesinde ve metabolizma faaliyetlerinin incelenmesinde ve takip edilmesinde de çok rahat bir şekilde kullanılmaktadır. Doku metabolizması tespiti yapıldıktan sonra bunun kanserli bir doku olup olmadığı, bu görüntüleme teknoloji sayesinde anlaşılmaktadır. Dokunun kontrolsüz büyüdüğü ve kanser dokusu olduğu anlaşıldığında derhal müdahale edilmektedir.

Yapılan müdahalenin ardından doku yine PET CT ile görüntülenmeye ve takip edilmeye devam edilmektedir. Ardından gelişen süreçte yapılan tedaviler sonrası kanserli doku veya hücrelerin gelişimi durdu mu veya gelişiminde gerileme var mı bu teknoloji sayesinde anlaşılmaktadır.

Eğer kanserli doku veya hücreler tedavi sonucu yok edilirse takibi bırakılmamaktadır.

Kanser araştırmaları günümüzde tıp teknolojisini en çok meşgul eden araştırma dalları arasında gelmektedir. Durum böyle olunca yoğun araştırmalar ve tıbbi teknolojik gelişmelerin sonucunda ortaya yeni teknikler çıkmaktadır. Kanser teşhis tedavi ve araştırmalarında kullanılan teknolojilerden biri de PET/CT görüntüleme teknolojisidir. Bu görüntüleme teknolojisi PET(Pozitron Emisyon Tomografi) tekniği ile bilgisayarlı tomografi(CT) teknolojisinin birlikte kullanılmasıyla elde edilen bir görüntüleme teknolojisidir. Peki ya neden tek başına PET veya CT değil?

PET CT görüntüleme teknolojisi iki ayrı tıbbi tekniğin birlikte kullanılmasıyla oluşturulan bir teknolojik gelişmedir. Hibrit bir görüntüleme metodu olan bu görüntüleme teknolojisi tek bir seansta vücudun anatomik ve metabolik tüm bilgilerinin elde edilmesi aşamasında kullanılır.

PET pozitron yayan radyoaktif maddelerin hücrelere yerleştirilmesiyle vücudun tomografik incelenmesini sağlayan bir görüntüleme teknolojisidir. PET teknolojisinde, kanser hastalığı olduğu düşünülen bir kişinin vücuduna radyoaktif bileşikler verilir. Bu bileşiklerin kişinin hastalıklı olduğu düşünülen hücrelerine yerleşmesi beklenir. Belirli bir süre geçtikten sonra kişinin vücudu tomografi yöntemiyle görüntülenir.

Bu görüntüleme yöntemine bilgisayarlı teknoloji de eklenerek elde edilen görüntülerin daha net olması sağlanır. Aynı zamanda vücudun daha geniş bölgelerinin daha kısa zamanlarda görüntülenmesi sağlanmaktadır.

Bu nedenlerden dolayı PET ve CT teknolojileri birlikte kullanılan bir teknik olarak tıp dünyasında yerini almıştır.

 

PET CT görüntüleme teknolojisi günümüzde özellikle kanser araştırmalarında ve tedavi sürecinin izlenmesinde sıkça kullanılmaktadır. Bir kişinin kanserli hücre taşıyıp taşımadığı çok pahalı, derin araştırmalara gerek kalmadan sadece bir seansta dahi bu yöntemle anlaşılabilmektedir. Peki, PET CT hangi kanser türünde daha çok kullanılıyor?

PET CT görüntüleme yöntemi Alzheimer, Parkinson ve birçok nörolojik, kardiyolojik hastalıkların tedavi aşamalarında kullanılan bir görüntüleme tekniği olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak esas olarak kanser hastalıklarının tedavi aşamasının vazgeçilmez bir öğesi olan PET CT görüntüleme teknolojisi, en çok baş boyun tümörleri gibi hassas bölgelerin kanser varlığının araştırılmasında, akciğer, meme, koloreklal, özofagus, mide, tiroit ve pankreas hücrelerindeki kanser varlığının araştırılmasında kullanılmaktadır. Ayrıca bu yöntem jinekolojik kanser kökenli hastalıklarda da teşhis ve takip aşamalarında kullanılmaktadır.

Özellikle kadın hastalıklarındaki kanserli doku veya hücre varlığının kontrolünde önemli bir yer tutan teknik, vücuttaki kritik noktaların incelenmesinde ve kanserli hücre varlığı açısından aydınlatılmasında kullanılmaktadır. Ancak radyoaktif bileşikler içeren şekerin vücuda verilmesinden dolayı hamile ve emziren kişilerde kullanılmaması bir dezavantaj olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bu teknik sadece kanserin teşhis ve tedavi aşamasında değil, tedavi sonrası daha önce kanser tedavisi uygulanmış bölgenin takibi açısından da önemli bir tekniktir. Her ne kadar bazı kanser türlerinde daha fazla kullanılsa da bu kullanım sıklığı bahsi geçen kanser türlerinin insanlarda görülme sıklığıyla doğru orantılı olduğu düşünülmektedir.

PET CT teknolojisi günümüz kanser araştırmalarında çığır açan bir tedavi yöntemi olarak tıp teknolojisinde yerini almış bulunmaktadır. Bu teknoloji sayesinde birçok kanser vakası daha başlangıç aşamasında iken belirlenip vücutta yayılmasına imkân verilmeden tedavi edilmektedir. Bu tekniği geliştirilmiş bir bilgisayarlı tomografi yöntemi olarak tanımlamak mümkündür. Peki bir tomografi tekniği olan PET CT’de ilaçlı film kullanıyor mu?

PET CT görüntüleme teknolojisinde ilaçlı film yerine radyoaktif bir şeker olan FDG (Florodeoksiglukoz) şekeri kullanılmaktadır. Bu şeker sofra şekeri olan glikozun radyoizotop elementlerle birleşik yapmış hali olarak hazırlanmaktadır. Hazırlanan bu bileşik PET CT görüntüleme yapılmadan önce istirahat halindeki hastaya verilir. FDG’nin hasta kişiye istirahat halindeyken verilmesi önemli bir noktadır. Çünkü istirahat halinde olmayan hastaya verilen şeker kas hücrelerinin ihtiyacı olan enerjiyi karşılamak üzere doğrudan kaslara gönderilmektedir.

Şeker verildikten sonra bir müddet beklenilmesi gerekmektedir. FDG’nin tümör hücrelerine geçmesi beklendikten sonra kişinin bilgisayarlı tomogrofi görüntüsü alınarak ayrıntılı doku incelemesinde bulunulmaktadır.

Ayrıntılı doku incelemesinde bulunulan kişilerin dokularında kontrolsüz şekilde çoğalan metabolizmalar aranmaya başlanmaktadır. Yapılan tedaviler sırasında da tümörlü olduğu düşünülen bölgenin takibi PET CT görüntüleme yöntemiyle sağlanmaktadır. Sürekli takibi yapılan bölgenin ne zaman tedaviye ihtiyacı kalmadığı yine bu teknik sayesinde anlaşılmaktadır.

Kanser adına atılacak her adım bu teknik sayesinde rahatlıkla izlenebilmektedir. Kanser araştırmalarının sonucunda bu teknik sayesinde elde edilen bulgular yeni araştırmalara da kaynaklık etmektedir.

PET CT görüntüleme teknolojisi kanserli hücrelerin tespit edilerek gelişiminin izlenmesi konusunda önemli bir teknolojidir. Bu görüntüleme teknolojisinde radyoaktif bir şekerden yararlanılır. Peki, pet ct’deki radyoizotoplu şeker ne yapıyor?

Günümüz kanser araştırmalarında en çok kullanılan yöntem olan PET CT görüntüleme teknolojisi iki tekniğin birleştirilmesi sonucu ortaya çıkan bir tekniktir. Bu tekniğin temelini ise radyoaktif işaretli olan FDG(Florodeoksiglikoz) şekerinin vücuda damardan verilerek tümörlü hücrelere yerleşmesini beklemek ve yerleşme işlemi bittikten sonra radyoaktif şekeri yani dolayısıyla tümörlü hücreyi izlemek oluşturmaktadır. Bu şeker en küçük kanserli hücrelere dahi girerek kanser daha başlangıç aşamasında olsa da tespit edilmesini sağlamaktadır.

Radyoaktif FDG şekeri vücuda damardan verilir. FDG kana girdikten sonra tüm vücuda yayılır ve hedef hücre olarak kanserli hücreleri tercih eder. Kanserli hücreler de kontrolsüz bölündükleri için sürekli ihtiyaç duydukları enerjiyi bu şekerden elde etme amacı içindedir. Dolayısıyla radyoaktif işaretli olan FDG kanserli hücrelere kolayca alınmaktadır. Ancak bu şekerin verilmesi sırasında kişinin istirahat halinde olması gerekir. Çünkü kasların çalıştığı anda alınan şeker kas hücrelerinde kullanılabilmektedir.

Tümörlü hücreler radyoaktif izotop elementlerden oluşan FDG şeker bileşiğini aldıklarında ise PET CT görüntüleme teknolojisi sayesinde oldukları yerde çok net bir şekilde görüntülenebilirler. Böylece kanserli hücre veya dokular rahat bir şekilde gözlenebilmektedir. Bu nedenle radyoaktif şeker PET CT teknolojisinde önemli bir yer tutmaktadır.

 

Kanser günümüzün en önemli hastalıklarından biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Son yıllarda yapılan yoğun çalışmaların, harcanan mesailerin karşılığı olarak, kanserin teşhis edilmesinde ve kanserin tedavi aşamalarında yeni teknikler, yeni cihazlar geliştirilmektedir. PET CT adı verilen teknik de bu tekniklerden biridir. Özellikle kanserin her aşamasında kullanılması itibariyle, kanser tedavisinde önemli bir yer tutmaktadır. Peki, PET/CT’de görüntüleme nasıl yapılır?

PET CT teknolojisi tıbbi teknolojide kanser tedavisinde çağa açan bir tedavi teşhis ve izleme teknolojisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu teknik son yıllarda teknolojik gelişmelerin tüm insanlığa sunduğu bir büyük bir yenilik olarak ileri sürülmektedir. PET CT teknolojisi, sadece kanser hastalıklarının teşhis izleme ve tedavisinde değil aynı zamanda sara odağının ne olduğunun belirlenmesi ve kalp krizi sonucunda kalpte canlı dokunun incelenmesinde de yararlanılır.

Bu teknik iki teknik ayrı ayrı iki teknik olan PET(Pozitron Emisyon Tomografi) ile CT(Bilgisayarlı Tomografi) teknolojilerinin güçlerinin birleştirilmesi sonucu ortaya çıkan yeni bir görüntüleme tekniğidir. Özellikle onkoloji dalında tümörlü hücrelerin belirlenmesinde kullanılmaktadır. Aynı zamanda bu teknoloji sayesinde, uygulanılan tedavilerden sonra tümörlü hücrelerin hareketlerinin izlenmesi ve incelenmesi de mümkün olmaktadır. Bu teknoloji doku ve organlardaki tüm metabolik değişiklikleri uzmanların bilgisine sunarak özellikle kanser hastalıklarının izlenmesinde önemli bir yer tutmaktadır.

PET CT teknolojisinde görüntüleme damara verilen FDG(Florodeoksiglikoz) adı verilen radyoaktif özellikli bir şeker sayesinde yapılır. Kana verilen FDG’nin kanserli hücrelere yerleşebilmesi için bir saat kadar beklendikten sonra yaklaşık yirmi-yirmi beş dakika süren bir görüntüleme yapılır. gerekli görülürse ikinci kez görüntüleme yapılabilir. FDG’nin hastaya istirahat halinde verilmesi önemlidir.

Sayfa Sonu

Daha fazla sayfa yok

Sonraki Sayfa