
– Ozonun vücutta ki önemli etkilerinden biri insülin direncini ortadan kaldırmasıdır. Gerek obezitenin, gerek Tip-II diyabeti ana nedeni sayılan bu bozulma ozon tedavisi sırasında hızla düzelme sağlayarak laboratuvar değerleri normalleşme seviyesine çeker. Buna istinaden kandaki şekerin fazlası yağ olarak değil, depo şeker olarak vücutta depolanma gösterebilir. Pre-diyabetik hastalarda hem artmış kan şekeri, hem artmış insülin düzeyleri normale döner.
– Ozon yeni kılcal damarların oluşumunu uyarmaktadır. Spesifik olarak damar tıkanıklıklarında, çeşitli dokularında oksijen yetersizliğine bağlı ağrı ve fonksiyon bozukluğu gibi izler gözlenen hastalarda ozon tedavisi sırasında bu dokularda kanlanmanın düzeldiği gözlenmiştir.
– Ozon interferon seviyelerini belirgin bir şekilde yükseltir. İnterferonlar bağışıklık sisteminin değişik aşamalarında son derecede önemli rol oynayan protein grubudur. Bağışıklık sisteminin onlar olmadan etki görmesi düşünülemez. Kimi interferonlar virüsler tarafından infekte edilen hücreler aracılığıyla üretilir. Bu interferonlar sağlıklı hücreleri uyarır, uyarılan hücreler de virüslerin hücre içine girişine mani olurlar. Böylelikle virüs kendisini kopyalayamaz, üremesi durur. Diğer interferonlar ise kas hücreleri ve bağ dokusu tarafından veya akyuvarlar tarafından üretilir.
– Ozon bildiğimiz bütün mantar çeşitlerine karşı etkin rol oynamaktadır. Sistemik kandida infeksiyonu veya atlet ayağı gibi inatçı maya-mantar enfeksiyonları ozon tedavisi sayesinde hızla iyileşir.
– Ozon bilinen en iyi virüs öldürücüsü olarak tanımlanır. Virüs yapılarına doğrudan direkt saldırır. Virüsün ozonun oksidan etkilerine en duyarlı olan kısmı üreme yapılarıdır. Virüs bu yapılar nedeniyle insan hücrelerine girer ve kendini kopyalamaya başlar. Sonrasında bu yapı inaktive edildiğinde virüs artık ölü sayılır.