
Akupunktur ,isim olarak ,iğne anlamındaki ‘acus’ ile iğnelemek anlamındaki ‘punctura’ kelimelerinden türemiştir.
Geçmişi; 5000 yıl öncesine dayanan Akupunkturun, ilk uygulayıcıları Uygur Türkleridir. Daha sonra Çinliler, Japonlar ve Avrupalılar uygulamaya başlamışlardır. Çinli hekimlerin, akupunkturun, etkin bir tedavi seviyesine ulaşmasındaki katkıları çok büyüktür.
Dünya Sağlık Örgütünün Akupunkturu ; etkin bir tedavi metodu kabul etmesi ile, bugün ki seviyeye ulaşılmıştır.
Hastalık;
Akupunktura göre hastalık;biyolojik bedenimizin tüm hücrelerimize nüfuz eden enerji kanallarındaki dolaşımın serbest olmadığı ,bozulduğu yerde, ortaya çıkar.Enerjinin tam olarak ulaşamaması sonucu,enerji kanalları arasındaki denge bozulur ve hastalıklar oluşur.
Akupunktur tedavisi; bu dengeyi sağlayarak hastalıkların, bedenimizin kendi güçleri ile kendi tedavisini yapması ile iyileşmesini sağlamaktadır.
Tedavi;
Vücudumuzdaki enerji kanalları ,derinin üzerinden derine doğru giren noktalarla (akupunktur noktaları),yönetilebilir.Noktalar kanallara açılıyor ve özel iğnelerle yapılan tedavi ile kanallardan enerji akımı sağlanarak hastalıklar tedavi ediliyor.
Teşhis;
Teşhis için modern tıp metodlarına ilave olarak, akupunkturun kendine has teknikleri kullanılır.Hastanın yürümesinden, konuşmasına kadar izlenir.Noktalar, tesbit edildikten sonra tedaviye geçilir.Noktalar, iğnelenerek, elektro akupunktur yöntemiyle, lazer uygulaması ya da masajla etkin hale getirilir. Tedavi uygulamada;noktaların iğnelenmesinden sonra genellikle 20 dakika kalır.
HER İNSAN EŞSİZDİR.Tedavi süresi ve sıklığı, hastalıklara ve hastaya göre değişir. (Örneğin;MİGREN tedavisinde haftada 2-3 kez,OBEZİTE tedavisinde haftada 1 kez gibi)