Tıbbın ilerlemesiyle beraber bazı hastalıkların tedavisinden daha çok, koruyucu metotların önemi daha çok ön plana çıkmıştır. Yoğun çalışma dediğimiz beden ve beyin, çevresel yıkıcı etkileri olan hava kirliliği, manyetik alanlar, güneş, radyasyon ve kimyasal katkı maddeleri insan bedeninde onarımı mümkün olmayan hasarlara yol açarak zaman içerisinde birikimler yaparak farklı kronik rahatsızlıklar olan örneğin şeker hastalığı, kanser, romatizmal hastalıklar, Parkinson, Alzheimer, kalp hastalıkları, hiperkolestrolemi, tansiyon gibi hastalıklara neden olmaktadır.  Geçtiğimiz yüz yıl içerisinde modern tıp ve alternatif tıbbın karşılıklı olarak birbirlerini ret eden yaklaşımı ile geçilmiş  ancak  gelinen noktada 20. yüzyılın sonlarınna doğru bu iki yaklaşım kısmen bir barış içine girmiş ve birbirlerini sorgular hale gelmiştir.

Tıp dünyasında ozonun ilk kullanılışı birinci dünya savaşı sırasında Alman askerlerinin yaralanma sonrasında kangren hastalıklarını tedavisi olsa da 50’li yıllardan sonra ozonun vücut üzerindeki iyileştirici olumlu etkileri ve farklı uygulama metodları kullanılmaya başlanarak günümüzde de kullandığımız ozon tedavisi ortaya çıkabilmiştir.

Hali hazırda bildiğimiz tıp bilgilerimiz içerisinde aynı anda kanın oksijen taşıma kapasitesini artıran ve mevcut antioksidan sistemi aktif hale getiren, bağışıklık sistemini güçlendiren, kan yağ seviyelerini düşüren, dolaşımı düzenleyici etkileri ile hafızayı ve cinsel fonksiyonları artıran bir etkisi vardır.