
Yaş alan erkek, yalnızlaşan erkek mi? Yıllardır kadınlarda menapozu konuşuruz, öncesinden ve sonrasından sıklıkla bahsederiz ama erkeklerdeki yaşlanmadan çok bahsetmeyiz, gündeme getirmeyiz. Aslında erkekte bunun konuşulmasından çok hoşlanmaz, kendisini eskisi gibi hissetmez, yorgundur, halsizdir, eski gücünden ve formundan uzaktır, yavaş yavaş içine kapanır ve yalnızlaşır.
Erkeklerde yaş alma ile birlikte erkeklik hormonu da gittikçe azalır ve padam dediğimiz yaşlanan erkekte kısmı andojen eksikliği bulguları ile karşımıza çıkar. En güçlü erkeklik hormonu olan testosteronun % 95 i testislerdeki leydig hücrelerinden salgılanır, diğer kısım ise böbrek üstü bezlerinden gelir. Normal sınırlar 300-1000 ng/dl (10.4-34.7 nmol/l) dir ve ana maddesi kolesterol dür. Eksikliğinde; kas kitlesinde ve gücünde azalma, kemik mineral yoğunluğunda azalma, entellektüel aktivitede azalma, yorgunluk, halsizlik, depresyon ve sinirlilik hallerinde artış, cinsel istek ve ereksiyon kalitesinde azalma vb bulgular ile karşımıza çıkar.
Yaşla birlikte azalan testosteron 60 yaşından sonra yıllık % 20 azalmalarla devam etmektedir. Klinik olarak testosteron ölçümü sabah saat 8-11 arasında olmalı, total testosteron için sınır değer 319ng/dl, serbest testosteron için 6.5 ng/dl ve bioavailable testosteron için ise 110ng/dl dir. Tedavide esas amaç; seksüel fonksiyonların ve libidonun yükseltilmesi, osteoporozun durdurulması, kas gücünün ve entellektüel düzeyin arttırılması, bilişsel fonksiyonların korunmasıdır.
Bunun için diğer biyokimyasal değerlerin, kan yağlarının, kan şekeri seviyelerinin de normal düzeylerde tutulması, kardiyolojik muayenelerin yapılması, vit b12, vit d ve demir, çinko, selenyum, magnezyum gibi takviyelerin yerine konması, günlük egzersizlerin yapılması, beslenme şeklinin gözden geçirilmesi, sigara, alkol gibi alışkanlıkların düzenlenmesi, stres yönetimi ve yeterli ve kaliteli uykunun sağlanması önemlidir. Yıllardır korkulan testosteron tedavisinin, belirli şartlar sağlanarak ve kontroller yapılarak yan etkisinin sanıldığından çok daha az olduğu artık klinik araştırmalar ile de kesinleşmiştir. İlerlemiş prostat şikayetleri olmayan, psa değerleri normal, ailede prostat kanseri hikayesi olmayan hastalarda güvenli bir şekilde kullanılabilmektedir.
Cinsel fonksiyon bozukluğu olan hastalarımızda ayrıcı tanısı yapılıp, kardiyoloji kontrolleri sonrası uygun görülen vakalarda fosfodiesteraz 5 inhibitörleri olarak adlandırdığımız Sildenafil, tadalafil gurubu ilaçları kullanabiliriz, bu ilaçlar penise giden kan akımını arttırarak ve penis damarlarının genişlemesini sağlayarak etki etmektedir.
Son zamanlarda yapılan çalışmalar özellikle tadalafil 5 mg günlük kullanımı ile damar sağlığı açısından faydalar sağlanabildiği, longevity denilen uzun ve sağlıklı yaşamı desteklediği ve pelvik
kasların kasılması ile alt üriner sistem sağlığı açısından da etkili olduğu gösterilmiştir.
Gene son yıllarda kısmı arteryel yetmezlik başta olmak üzere erektil disfonksiyon bozukluklarda ESWT tedavisi denen; penise şok dalga tedavisi 6-8 haftalık periyotlarda başarı ile uygulanmaktadır.
Kanıt düzeyleri yeterli olmamakla birlikte yine penise intrakavernozal olarak uygulanan PRP, EKZOSOM ve KÖK HÜCRE tedavileri de umut vadeden gelişmelerdir.
Öncelikle beslenme, hareket, stres yönetimi ve sağlıklı uyku korunmalı, tansiyon ve kan şekeri kontrolleri ile sağlıklı yaşlanma sağlanmalıdır.
Unutulmamalıdır ki sağlıklı bir cinsel yaşam, sağlıklı bir vücuttan geçer.